28 Şubat 2015 Cumartesi

Bayrak Taşıyanlar

sevginin gerisinde
zorbalığın çehresi
sırıtır,
kötülüklerin çokluğu
yaşanır,
olmazsa,
sevginin bir damlası
kalır acılar
sevgi sonrası
unutulmayan yaralar
durmaz,
durmadan kanar.
her şey bir savaş,
bir boğuşmadır.
savaşın bayrağı
düşmemişse eğer,
sevgi ve yaşam
sonsuza kadar sürer

Çınar

hey gidi koca çınar
  değmiş midir köklerin
                    toprağın dibine
yorgun mu kolların
            taşımaktan onca yükü
ağırlaştı mı bedenin
            ayakta durmaktan
yıllar boyu
  hangi kuşlar tünedi
                      dallarında
  hangi böcekler kemirdi
                       kabuklarını
mevsimler geldi geçti
     sen hala aynı yerde
             başın dik ayaktasın
yalnız da olsan
                    üzülme
 unutma, özlemin var
        çok yakındır
               gelmekte olan
                                bahar..

Ruhların Dansı

 Haydi, tekrar dene,
                    Korkmadan
Geçmişi unut üzülme
          Olanlar olmuş bir kere
Yeni ufuklara bak.
    Neydi unutulan,
           Geçmişte kalan
Acıları, hüzünleri bırak olduğu yerde
   Bak, aydınlıklar gelmekte
       Güneş yorgunluğu bitmekte
Etrafını izle
      Seni sen yapanlar,
          Ruhlar dans etmekte


Papatyalar Açtı

hani şu sevdiğimiz ay 
burada çok kısa sürmekte
tadına doyamadan,
başını alıp gitmekte
ardından da koşulmuyor ki..
gül kokulu bir kadın gibi
önce dudaklarını uzatıyor
sonra öptürmeden,
kayıyor ellerimden
bana bahar kokusu kalıyor
ne çiçekleri yaşıyoruz burada
ne de bir meltem esintisi
üç beş gün sürüyor papatya mevsimi
baktım olmayacak böyle bahar
başlamadan yağmurlar
çağırdım ustasını perdenin
sağını solunu odanın
çevreledi papatyalar

Mayıs


binlerce yıldır geldi
ve gitti
önce toprak canlandı,
sonra buğday başakları
yeşile durdu.
ağaçlar bire bin verdi
çiçeklerini
herkesin ayrı titretti
gönül telini
gelişinin habercisiydi
nisanda yağan yağmurlar
yıllarca beklendi
aşkın, çiçek açacağı bahar

beklemek,
umudun diğer adı
varsa, sonunda dağların ardı
varsa, aydınlık güneş
varsa, deniz
yıllar geçse de
bekleriz
heyecanlar başka bahara
ilk yaz geçer,
başaklar biçilir,
yapraklar
sarıya dönerse,
hayata yeni başlangıçlar..
o zaman,
der ki gönül,
geldiğin gibi çabuk git
sevgili mayıs
yeni sevdalar
arasın seni
bana kalmış yadigar
eylülü beklemekteyim
benim geleceğim
geçmişteki sonbahar


Sesler

Bir gece vakti yine
    yağmurlar sonrası
       hava durgun, deniz dingin
balıkmış,denizmiş bahane
      buraya,
            kendini bulmaya geldin
Dinle,
        ne anlatıyor yüreğin
Kaldır başını yukarı
  Bak,
      gökyüzüne serpilmiş yıldızlar
karanlığın içinden
  uzatsan elini
                            dokunacaklar
     yıldızlar da onun gibi
         sana
              ne uzak ne de yakın
ve hüzün,
    hala senin arkadaşın..

Geri Gelmeyenler

nasıl da geçmiş zaman,
neler kalmış geride
çocukluğum,gençliğim..
sevi dokuyan düşünceler,
aşklar,sevinçler,hüzünler
bitmeyen geceler,
sabahlara kadar
oturduğumuz günler
İstanbul’a küsmeler,
küsüp de yaşanan sürgünler
kırmızı akşamlar,
unutulmayan dostluklar

arada bir
Çorum’dan gelen,
kırık leblebi
yanında,
ucuzundan,
birkaç şişe
Mürefte şarabı
bir iki mısra,
o an yazılan
adı kaldı yadigar
can yoldaşı Recep’le,
şairlik denemeleri..
geçmişte de kalsa,
kalbimiz o günleri arar

geri gelir mi bilinmez
zaman akmakta
hayatın tadı
sarı sayfalarda kalmakta


Hayal

sevgi işlemeli
toprağa
işlemeli ki,
çiçek, çiçek koklayalım
bu hayatı
doyumsuzca


Rüzgara Savrulanlar

bir gece vakti
rüzgara savruldu duygular
kelimeler paramparça
hüzün mü sevinç mi bilinmez

kar taneleri gibi
yağar başım üzerine
inceden inceye..

isterdim ki,
paylaşmak sevinci,
bölmek hüznü kederi,
savurmak rüzgarın sesine
seyretmek batan güneşi
el ele..


Kırmızı

kapısı yarıya kadar açık
bahçede saksılar,
saksıda fesleğenler
bahar kokulu
begonyalar sarkmış,
pencerelerden
çatıda kiremitler
solmuş rengi kırmızı

oturmuş,
gökyüzünün sesini
dinlerim
sesler ve renkler,
öpüşmekte;
seyrederim
gün alır başını gider
batan güneşin rengi kırmızı

akşam olur,
hüzünler başlar
eve dönüşler hızlı
cam şişeler masada,
durmaz boşalır bardaklar
damla damla
hüzünlere akar
''Yakut''tur adı rengi kırmızı


sonrası,
çıka gelirsin
ellerimiz birleşir,
dudaklarımız suskun
gözlerimiz konuşur
özlem deriz,
aşk deriz
anlatılmaz,
içimizde yaşarız
ayrılır,
gideriz geceye
avuçlarımıza
bıraktığımız,
kalplerimizin rengi kırmızı


Kaybolan Yıldız

gecenin bir vakti
yıldızlar savruldu
gökyüzüne
aydınlandı sokak
beyazdılar,
saf ve parlak
uzatıp ellerimi
dokundum
en güzeline
gece
dönünce güne
karanlık fırtınalar
güneşi bile
usandırdılar
hem gün,
hem gece
karanlığa
mahkum oldular

Son Damla

yine bir akşam,
bu akşamı farklı kılan,
baharı karşılamanın
verdiği keyif,
güzel geçen bir gün

akşamın güzelliği,
güneşin, batarken
gökyüzünü
kırmızılara boyaması
ve güneşin,
sabaha tekrar
doğacak olması

bu akşamda
yapılacak olan
gökyüzünün kırmızısıyla
kalbimizin kırmızısını
aynı kadehte
buluşturmak,
kırmızıları
tek bir damlada
karıştırmak

sonrası mı,
son damlanın hazzı..

Kapılar

Küçüktüm, çocuktum 
Yetmişli yıllar
Çıkamazdım kapıdan,
Bahçenin etrafı koca bir duvar

Gün geldi ilk adım
Sokakların özgür çocuğu
Yakar top, saklambaç, misket
Kızlarla ip atlamalar

Sonra okul kapısı
Heyecanlar, kalp ağrıları
Büyüdük adam olduk,
Eve dönüşler gece yarıları

Bir gün dediler, yolculuk var
Yeni bir hayat beklemekte seni
Yollar bitmek bilmedi
Sabaha karşı geçtik denizi
İstanbul başlarken
Topkapı ’da yolculuk bitti.

Heyecanlar birbirine karıştı
Ortasındaydım o koca şehrin
Başlangıcındaydım,
Belli olmayan geleceğin

Umutlar yılar öncesi
Hayalleri süsleyen,
İstanbul Üniversitesi
O heybetli büyük kapının
Uzunca sürdü hikâyesi

Yıllar ne çabuk geçmişti
Bitince okul,
Dediler asker ol!
Kapıda eli silahlı kişiler
Girişi de çıkışı da zor


Okul kapısı,
İş kapısı,
Evin, arabanın kapısı.
Bir gün gelecek
Kapanacak,
Ömrümüzün son kapısı

Hayatımın kapıları,
Bir, bir açıldı kapandı
Yıllara engel olamadım,
Yaşım kırka dayandı.

Her kapıda bir kilit yeri
Gönül kapıma değmedi,
Kimsenin eli.
Demek ki,
Alıp başını gitmeli.

Düşlerde kapısız hayatlar
Çok uzaklarda,
Böyle bir yer var
Nehir dingin, ruhlar sakin
Her tarafta sazlıklar.

Açık olmalı kapısı bahçemin
Duvar da istemez hani.
Gelmek isterseniz eğer,
Uzaklara bir bilet yeter. 

Hayat Yolu

Hızını alamadım hayatın 
Başlangıçların sonuna erken ulaştım
Geçmişin izleri kaldı yollarda

Oysa ben yavaş gitmek istemiştim
Yeni öğrenmişken yol tutmayı
Umutlarım kaldı yıllarda