Dün gece rüyadayım.
Facebook köşe yazarlığından Hürriyet gazetesine transfer
olmuşum. Gazeteye gidiyorum, istediğin yere otur diyorlar. Şöyle bir etrafıma
bakıyorum, masaların çoğu boş. Kendime en güzelinden bir yer seçiyorum ve
oturuyorum. Yer Yılmaz Özdil’in masası. Gerçi Uğur Dündar, Bekir Coşkun, Emin
Çölaşan masaları da var ama ben orayı seçiyorum. Zaten Emin Çölaşan’ın masası
bayağı tozlu kim uğraşacak temizlemekle..
Ben gelmeden çiçekler gelmiş. Ailemden, arkadaşlardan,
eşten, dosttan.. En güzellerinden birinde Ayşe Arman yazıyor. Artık Keko’dan
bahsedecek biri daha var burada. Bir de Aydın Doğan çiçeği var, ne güzel
diyorum.
Az şekerli bir kahveden sonra gazetede ilk yazacağım yazı.
Geçiyorum bilgisayarın başına. Tam başlayacağım bir telefon. Aman ha diyor,
yazılara dikkat.
Sakın beyefendinin özel hayatını yazma, sinirleniyor.
Sümeyye’yi, Bilal’i yazma, Bilal zaten anlamıyor.
Atatürk’ü hiç yazma, adını bile duymak istemiyor.
Şu aralar HSYK falan, gerçi
seçimleri aldılar ama İstanbul Barosu olmadı kızgınlar.
Bakanları yazma, Bülent Arınç sonra sana takar.
Hele Reza Zarraf’ı hiç yazma, bırak atına rahat binsin.
İş adamlarını es geç, onlar millete biniyorlar zaten.
Şehit anaları aman sakın ha
Bir de para babaları var, sonra babalara geliriz.
İŞİD’ i yazma işitme duyma.
Esad'ı Esad diye yazma, o Esed aman dikkat.
Ekonomiyi hiç yazma, sonra 2023'e balta vuruyorlar derler.
Gündem Ak Saray, adamın oturacak bir yeri de mi olmayacak?
Sakın talan edilen çiftliği yazma, zaten bakımsızdı.
Soma’yı, inşaat kazalarını, tersane ölümlerini yazma,
unutuldular.
Polisi yazma, paralel derler sonra.
Aman aman dayak diyen doktorları yazma, burayı da basarlar.
Çocuk gelinleri yazma, Abdullah Gül ne der sonra
Her gün ölen, eziyet çeken kadınları yazma, kader ne
yaparsın.
En önemlisi Apo’yu yazarken Sayın koymayı unutma!
Çözüm sürecini yazma, sen akil adam değilsin. Bu onların işi
artık.
Muhalefeti hiç yazma zaten ortada yoklar.
Hadi dedi telefondaki ses, ben yine ara ara ararım seni.
Güzel yazılarını bekliyoruz, hayırlı olsun.
Telefon kapandıktan sonra yazıma başladım. Benim bir tarzım
var dedim kendi kendime. O zaman bu tarz benim. Milletin hepsi zaten tarz.
Ivana Sert’ten girdim Nurella’dan çıktım. Hele kızlar o ne güzellikler.
Memleket güllük gülistanlık ama hala bir tarzınız yok. Neyse birinci olanın
tarzı olacak en azından. Ertesi gün evde telefonum çaldı. Arayan Aydın Doğan..
Olmadı Ali Bey! Olmadı. Bu kadarı da fazla oldu. Artık bizimle deyilsınız.
Meğer Nurella’ya yanlışlıkla Nutella demişim. Ortam zaten gerginmiş, ben daha
fazla gergin hale getirmişim.
Kovuldum, ikinci günümde.
Üzülmedim, nasıl olsa Sözcü var
Beni de alırlar.
Bir rüyaydı, uyandım. Devam facebook kalemliğine, yazarlığına..
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder