2 Mart 2015 Pazartesi

Dila

Yıllar öncesi.

İç Anadolu’da bir lisenin koridorunda, kalorifer peteğinin üzerinde iki delikanlı konuşuyorlar. Daha 18’de bile değiller.’’ İleride evlendiğimde çocuğum olacak ve ben adını Dila koyacağım’’ diyor. Neden Dila diyor öbürü. Dila’nın anlamı’’ gönülden seven, gönül bağlayan’’ bazı dillerde ‘’sabah’’. Hiç kimsede olmayan bir isim, farklı olacak, kızım da herkesten farklı olmalı diyor. Konuşurlarken zil çalıyor, ders başlıyor.

Yıllar ardı ardına geliyor. İstanbul’da Galata Köprüsü üzerinde başlayan aşk, trafik ışıklarında karşıdan karşıya geçerken evlilik tekfine dönüşüyor. Ama erkeğin bir şartı var, kızı olursa ismi ‘’Dila’’ olacak. Kız gülümsüyor buna..

Okul bitiyor, ayrı şehirdeler ama her gün birlikteler. Evden telefonlar yetmiyor, gizli gizli postaneden konuşuyorlar. Dila geçiyor sözlerinin arasında. Mektuplar geliyor gidiyor. Sevgi sözcüklerinin arasında Dila’da yer buluyor.

1990 senesi, evleniyorlar. Dila’nın gelmesine daha zaman var. Bazıları beklenti içerisinde. Çocukları olmuyor diye düşünenler çıkıyor. Ama onlar çocuk, bunu bilmiyorlar. Ayaklarımız yere bassın diye düşünüyorlar.

Hayat akıyor, tam 6 sene geçiyor. Anne Dila’yı karnında taşımaya başlıyor. Herkes kız bekliyor, bir iki kişi hariç. Annenin karnı belli olmuyor, Dila küçücük orada. Anne İstanbul’a borsa eğitimi için gidiyor, Dila’da onunla birlikte. İstanbul’da Murat amcası Dila ve Emre bebeğe annelerinin karnında çok iyi bakıyor. Sütlerini eksik etmiyor, meyvelerini elleri ile soyuyor.

Anne karnında Dila 8 aylıkken Adana’ya dönüyor. Dila artık dünyaya gözlerini açmaya hazır. Heyecan büyük. Dila geliyor.

Yıl 1996, 24 Ocak sabahı 9.15’te, Dila ismi gibi güneşli bir sabahta gözlerini dünyaya açıyor. Küçücük, eller babanın elleri içinde, anneanne mutluluktan ağlıyor. Herkes sevinçli, mutlu, güneş parlıyor.

Dila eve bereketiyle geliyor, büyüdükçe evde mutluluk artıyor. Dila annesinin ana kucağında sokağa çıkıyor, etrafa gülücükler atıyor. Akıllı, güzel, tatlı bir bebek, herkes bayılıyor, aman nazar değmesin.

Dila’nın ilk doğum günü, bir sene geçmiş. O gün 1 adet mum üfleniyor. O günden sonra tüm doğum günü pastalarını hep Dila üflüyor. Buna bayılıyor. Bir de hediye paketlerini açmaya..

Anne baba yoğun çalışıyor, Dila bazı geceler anneannelerde kalıyor. Kapıdan onları uğurluyor, öpücükler atıyor.
Dila büyüyor, hayvanlara bayılıyor. Sokakta kedilerin peşinde koşarken anneanne bir iki lokma yer mi diye peşinde. Arabaların altındaki kedilerle birlikte yemek yeniyor. Bir de köpeği var Daisy.. Daisy kızım, Dila’nın kızı. Birbirlerini çok seviyorlar.

Tatil zamanı denizi çok seviyor, önce suya ayağını sokmayan çocuk sonrasında sudan çıkmıyor, iyi bir yüzücü oluyor.
Dila’nın okul vakti geliyor, kreş anaokulu falan derken birinci sınıf başlıyor. Çantası Dila’dan büyük. Okuma yazma, hızla yıl sonu.. Dila’yı ilkokul bitene kadar sahnede ya sunucu, ya kendi gösterisini sunarken izliyoruz.

Sahneleri seviyor, içinde kelebek gibi süzülmek hayali var. Bale onun yaşam biçimi oluyor. İlkokul günlerinde başlayan bale hayatı 10 yıl sürüyor. İlkokulda kendinin hazırlayıp sunduğu uçurtmalı bale gösterisiyle başlayan süreç 10 yıl sonra kelebek kanatlarıyla son buluyor. Veda dansında kelebek olup uçuyor.

Dila baleyi seviyor, dansı seviyor, edebiyatı seviyor, tarihi seviyor. Arkadaşları arasında tam bir organizatör, her şeyi planlayan o, kendisi gibi olmayanlara kızıyor.

Hayalleri var, İngiltere onun için çok önemli, tarihini, edebiyatını, şehirlerini, kültürünü biliyor ve seviyor. Gitti gördü, gezdi. Bir gün orada yaşamak istiyor.

Ayvalık onun ve ailesinin vazgeçilmezi. Yazın kız arkadaşlarını orada toplayacak.

Adana’yı seviyor, Ziya Paşa’yı seviyor, evini seviyor.

Kitapları seviyor, okuyor, bilgi yarışmalarında başarılı. Profesörlerin bilemediği felsefe sorularını bilebiliyor.

Biyolojiyi çok seviyor. Bir gün beyaz önlük giyecek, bunu biliyor.

Anne babasının okul yıllarını geçirdiği İstanbul onun da hayali. Okuyacağı şehiri, okulu, bölümü şimdiden seçti. Üniversite de dansa da devam edecek. Okul sadece eğitim için şart. Hayatta başarılı olmak için ilgi alanlarının da olması lazım. Dila bunu biliyor.

Lise yılları, gençlik dönemleri .O artık bir genç kız, aklı başında, güzel ,hedefleri olan, hayalleri olan, yere sağlam basan bir genç kız. Ailesi için çok önemli, onunla gurur duyuyorlar. Geleceği çok güzel olacak, buna inanıyorlar.
Dila hep büyümek istedi. Çocukken bile büyük bir insan gibiydi. Bugün 24 Ocak 2014 Dila 18 yaşında. Babasının 18 yaşına gelmeden ismini koyduğu o çocuk artık 18 yaşında bir genç kız. Bu sene oy bile verecek, hangi parti olduğuna karar bile vermiş. Doğum günü kutlu olsun.

‘’Benim gönlü güzel kızım, seni çok seviyoruz. Doğumundan önce senin böyle bir çocuk olacağını biliyorduk. Bugüne kadar kimseyi üzmedin. Kalbin hep güzellikle birlikte oldu. Sen herkesi sevdin, herkes seni sevdi. Sen herkesten farklı bir çocuk oldun.

Bugüne kadar hep bizimle birlikteydin. Yakında uzaklara gideceksin. Ev seninle boşalacak. Ben sana hadi yat artık kızım diyemeyeceğim. Annen belki odana bile giremeyecek. Sevdiğin yemekleri bile yiyemeyeceğiz.
Senin boşluğun dolmayacak bunu biliyoruz. Ama hayatının güzel olması için, geleceğin için bunları yaşayacağız.
Biz, sen nerede olursan ol hep yanında olacağız. Senin mutluluğun bizim mutluluğumuz olacak.
Kardeşin olmadı ama seni seven o kadar çok insan var ki, bizimle birlikte onlarda hep senin yanında olacaklar.
Sen hayatta doğru, dürüst olduğun, doğru bildiğinden şaşmadığın sürece hep başarılı olacaksın.
Güzel günler seni bekliyor. Önünde uzun bir yol var

Seni çok seviyoruz. Bunu hiçbir zaman unutma. Her zaman senin yanında olacağız.

Yeni yaşın, yeni hayat dönemin başlıyor.

Seni çok ama çok seviyoruz.

Annen ve Baban


Hiç yorum yok:

Yorum Gönder